top of page

"Geçmişe bakıldığında geleneksel diziler, sektör tarafından pek çok defa protesto edilmiş"

Doç. Dr. Can Diker; “Dijital medya, bir süre daha gelenekselin gerisinde kalacaktır”



Geçtiğimiz günlerde Disney Plus Türkiye’nin kullanıma açılmasıyla tekrar gündeme gelen dijital içerikler, teknolojinin ilerlemesi ve topluma adaptesi üzerine dikkat çekti. Geleneksel televizyonculuğun biteceğine dair yorumların söz konusu olması sosyal medyada gündem haline geldi. Bu konu üzerine değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Can Diker, dijital ve geleneksel televizyonculuk arasındaki farklara dikkat çekerek gözlemlerini dile getirdi.


“Dijitale erişimi olmayan büyük oranlı izleyici kitlesi için en geçerli popüler kültür ürünleri geleneksel dizilerdir”


Dijital ve geleneksel televizyonculukta dizi sektöründen bahseden Doç. Dr. Can Diker, karşılaştırılmasını sağlayarak avantaj ve dezavantajlarına dikkat çekti. Doç. Dr. Can Diker; “Geleneksel televizyon yayıncılığına bakıldığı zaman kullanıcıların içeriği seçme imkânı bulunmuyordu. Kanalların, kendilerine gösterdikleri içeriği izlemekten başka şansları yoktu. Ayrıca, teknolojik imkân olarak da diziyi durdurma, sonra izleme veya ileri sarma gibi fonksiyonlara da sahip değillerdi. Bugün ise dijital medyada tüm bu imkanlara sahip oldukları gibi, aynı zamanda istedikleri içerikleri de seçebiliyorlar. Bu izleyici için büyük bir fonksiyon. Ayrıca geçmişe bakıldığında geleneksel diziler, sektör tarafından pek çok defa protesto edilmiş. Set işçilerinin güvencesiz ve uzun süreli çalışma koşullarına dikkat çekilerek ‘yerli dizi yersiz uzun’ sloganları ile çok kez gündeme gelmiştir. Fakat dijitale erişimi olmayan büyük oranlı izleyici kitlesi için en geçerli popüler kültür ürünleri geleneksel dizilerdir.” şeklinde konuştu.


“Güçlü olan, piyasa hakimiyetini uzun vadede elde edecektir”


Toplumun, dijital platformlara karşı yaklaşımından bahseden Doç. Dr. Can Diker; “Son teknoloji ile evlerimize giren Netflix, Disney+ ve BluTV gibi kapitalist seyir platformları bizlere en kaliteli içerikleri vaat ederken, ciddi boyutlarda da aylık üyelik ücreti talep etmektedirler. Bu noktada ekonomik olarak dolar karşısında büyük bir kırılganlık yaşayan Türk lirası, alım gücünün düşmesi sebebiyle Türk izleyicilerinin platformlardan bazılarını seçmek zorunda bırakıyor. Durumu böyle izah etmek doğru olacaktır. Dolayısıyla bu dönemde toplumun, Netflix, Disney+ ve BluTV gibi dijital platformlara tam bir uyumundan bahsedemeyiz. Ekonomi iyi olsa bile, birden fazla aylık üyeliği idare etmek pek çok kişi için zorlayıcı gelebilir, dolayısıyla dijital platformlar arası gerçekleşecek olan içerik savaşlarında güçlü olan, piyasa hakimiyetini uzun vadede elde edecektir. Bu zamana kadar gözlemlerim bu yönde oldu.” ifadelerini kullandı.


“Dijital medya, bir süre daha gelenekselin gerisinde kalacaktır”


Dijital ve geleneksel televizyonculuğu çalışanların yönelimi açısından değerlendiren Doç. Dr. Can Diker, gözden kaçırılan farklı bir bakış açısına dikkat çekti. Doç. Dr. Can Diker; “Dijital ve geleneksel medyayı çalışanlar açısından düşünürsek dijital çok daha avantajlı. Çalışma koşulları, içerik üretimi veya sınırları dahilinde. Fakat şöyle de bir gerçek var, geleneksel medya hâlâ piyasaya daha hâkim. Dolayısıyla dijital medya, bir süre daha gelenekselin gerisinde kalacaktır. Yaklaşık 10 yıl sonra ise bu durumun önce eşitleneceği, daha sonra da sektörün dijitalin hakimiyetine geçeceğini söyleyebiliriz.” dedi.


“Geleneksel televizyonculuk, mutlaka var olacaktır”


Dijital platformların ve içeriklerin çoğalmasıyla geleneksel televizyonculuğun sona ermeyeceğini dile getiren Doç. Dr. Can Diker, sektörden örnekler vererek gözlemlerinden bahsetti. Doç. Dr. Can Diker; “Geleneksel televizyonculukta sona ermenin söz konusu olacağını zannetmiyorum. Her zaman geleneksel televizyonculuğa bir talep olacaktır. Benzer bir konu radyo yayıncılığı ve dijital müzik sağlayıcıları arasında da var. Orantılı düşünebiliriz. O mecralarda da dinleyiciler bir süre kendi istedikleri müzikleri dinliyorlar. Fakat daha sonra o müziklerden, aynı müzik listelerini dinlemekten sıkılıyorlar ve kendilerine DJ’lik yapan birisini arıyorlar. O sırada bir radyo istasyonunu açmaları ve sevilen tür müziklerin olduğu bir kanalı dinlemeleri kimi zaman şaşırtıcı kimi zaman da güzel gelebiliyor. Aynı durum televizyonculukta da söz konusu. Konunun uzmanı kişilerle söyleşi yapmak, farklı tür yarışmalar göstermek ve iç yapımlar bünyesinde kanala özgü ancak farklı yıldız oyuncuların bir araya geldiği dizileri izlemek, seyirciler için yaratıcı bir yaklaşımdır. O yüzden pek çok kişinin kendi tüketeceği içeriği seçmek yerine bir başkasının onun yerine seçmesini talep edebileceği durumlara dönüşebilir. Konuya bu şekilde yaklaşılırsa geleneksel televizyonculuk, mutlaka var olacaktır.” şeklinde konuştu.


“Geleneksel televizyonda zaman içerisinde yavaş bir gelişim olacağını söyleyebiliriz”


TV dizilerinde aynı konuların farklı içerikler şeklinde gösterilerek tekrar edilmesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Can Diker; “Tür sinemasındaki özelliklerin aynısı, TV dizilerindeki içerik seçimi içinde geçerli: risk almamak. Halihazırda reyting alıp kâr elde eden bir yapıya izleyicinin sevmeyeceği unsurlar ekleyerek kârın azalmasını riske etmek pek çok kanal yöneticisi için kariyer intiharı anlamına geliyor. Zaten dijital platformlar işin yaratıcı kısmını kaparak genç nesil izleyicileri de kendine çekmişken, halihazırda elde kalan sadık izleyicileri, genç nesli ikna etmek uğruna küstürmenin pek bir anlamı yok şeklinde düşünülüyor. Fakat buna rağmen geleneksel televizyonda zaman içerisinde yavaş bir gelişim olacağını söyleyebiliriz.” dedi.


“Artık önemli olan tek şey çağa uygun yaratıcı içerik üretebilmek ve beraberinde de sabretmeyi bilmek”


Yeni mezunlar için sektöre dair tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Can Diker; “Şu anda sektör maalesef ki üniversiteden yeni çıkmış tecrübesiz yönetmenlere veya set çalışanlarına karşı kapalı bir konumda. Disney+ ve HBOMax gibi dijital platformlar, an itibariyle Türkiye pazarına yeni girdikleri için hiç risk almadan sektörün en büyük yapımcılarıyla ve yönetmenleriyle anlaşmaktalar. Büyük bütçeli dev yapımlarla geleneksel izleyicileri kendilerine bağlama çabasındalarken küçük bağımsız yapımcı ve yönetmenlerin kendilerine sıra gelmesi için yaklaşık 3-4 yıl beklemeleri gerekecek. Fakat şunu diyebiliriz ki sektör çok geniş, dijital platformlar da bize sonsuz imkânın kapısını aralıyor. Artık önemli olan tek şey çağa uygun yaratıcı içerik üretebilmek ve beraberinde de sabretmeyi bilmek. Dizi ve sinema sektörünün hiç olmadığı kadar önünün açık olduğu artık büyük bir gerçektir diyebiliriz.” şeklinde konuştu.



Muhabir: Meryem Türk





bottom of page