top of page

"Çocukların sınıfa alışma sürecinde veli ile birlikte olması gerektiğini düşünüyorum"

Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Ailelerin yaşananları bir süreç olarak değerlendirmesi gerekiyor”



Uzmanlığını çocuk gelişimi üzerine yapan ve bu alanda etkin faaliyetler gösteren Psikolojik Danışman Nida Karadağ, anaokulu konusunda veliler tarafından sıkça sorulan soruları yanıtlayarak değerlendirmelerde bulundu. Anaokulunun var oluş amacını dile getiren Psikolojik Danışman Nida Karadağ, anaokulu sürecinin çocuklar üzerindeki etkilerinden bahsetti.


“Çocuğun anaokuluna gidebilme yaşı 36-72 ay arası olarak belirlenmiştir”


Çocukların anaokullarına başlayabilmesi için gereken şartları dile getiren Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Anaokulu, çocuğun zorunlu eğitime başlamadan önce, ilkokula hazırlık aşaması olarak nitelendirilir. Belirli araştırmalar sonucunda okul öncesi çağı, yani çocuğun anaokuluna gidebilme yaşı 36-72 ay arası olarak belirlenmiştir. Fakat bu sürecin öncesinde de bir kreş eğitimi sağlanabilir. Anaokulu veya kreş eğitimleri için çocuğun bilişsel, zihinsel, bedensel, sosyal-duygusal olarak belirli bir olgunluğa erişmesi gerekir. Bu yüzden de bir alt yaş sınırı mevcuttur.” dedi.


“Çocuk için verimliliği sağlayacak kurum ve kuruluşlar değil öğretmenlerdir”


Anaokulunda çocuklar için sağlanması gereken ortam koşullarından bahseden Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Okul öncesi eğitimin ve kurumlarının nasıl olması gerektiği MEB Okul öncesi eğitim programı çerçevesinden belirtilmiştir. Fiziksel ve psikolojik sağlıkları açısından çocukların eğitim gördükleri ortamda kendilerini rahat ve güvende hissedebilmesi, okula karşı olumlu duygular geliştirebilmesi açısından da oldukça önemlidir. Bunun için eğitim ortamları belirtilen programa uygun bir şekilde oluşturulmalıdır. Fiziksel ortam için gerekli koşulları detaylandırmam gerekirse sınıfta kullanılan eşyalar, pencerelerin konumları, sınıftaki prizlerin veya kabloların çocuk tarafından erişilemeyecek konumda olması, tuvaletlerin uygunluğu, mahremiyeti sağlaması, bahçe gerekliliği ve düzeni, sınıftaki oyuncakların türleri, çeşitliliği, yapıları ve yapıldıkları malzemeler gibi çok detaylı içerikler mevcuttur. Belirtilen kurallar çerçevesinde oluşturulan bir anaokulunda zaten fiziki verimliliğe de ulaşmış olursunuz. Müfredatta, okul öncesi eğitim için ‘kazanımlar ve göstergeleri’ mevcuttur. Bu kısım verimliliğin sağlanabilmesi için oldukça önemlidir. Her öğretmen, bu kazanımları farklı öğrenme süreçleri ve etkinliklerle çocuğa kazandırmaya çalışmaktadır. Yani çocuk için bu verimliliği sağlayacak kurum ve kuruluşlar değil öğretmenlerdir. Bunlar haricinde veli katılım çalışmaları aktif olarak sürdürülmektedir. Bu çalışmalar, çocuğun gün içinde öğrendiği kazanımları velinin evde desteklemesi ve tam öğrenmenin gerçekleşebilmesi için ödev olarak verilmektedir.” şeklinde konuştu.


“Ailelerin yaşananları bir süreç olarak değerlendirmesi gerekiyor”


Ebeveynin anaokulu sürecinde yaşananlara karşı verdiği tepkilerin, çocukların eğitim sürecine olan etkisine dikkat çeken Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Gün içinde çocuğa bakacak ebeveynin veya bir yakınının bulunmaması durumunda -özellikle çalışan ebeveynlerin var olduğu ailelerde bu durumla sıklıkla karşılaşıyoruz- çocuğun anaokuluna, hatta kreş eğitimine gönderilmesi gözlemlenmektedir. Çocuğun okul öncesi eğitiminde sağlıklı bir süreç geçirebilmesi için gelişimsel, bilişsel ve zihinsel özellikleri kontrol edilmelidir. Çocuğun zorluk yaşaması muhtemel durumlarda çocuğun sürece daha kolay adapte olabilmesi ve öğretilecek kazanımları daha iyi alabilmesi için çok daha temkinli davranılmalıdır. Örneğin güvenli bağlanması gerçekleşmemiş 60 aylık bir çocuktan bahsediyorsak, bu çocuğun bakım verenden yani genellikle anneden ayrılabilmesi zor olacaktır. Ağlama nöbetleri gibi bakım vereni ve beraberinde öğretmeni, sınıftaki diğer çocukları etkileyecek zorlu bir süreç söz konusu olacaktır. Fakat bu süreç çocuğun ilkokula hazırlanması için gerekli bir aşamadır. Böyle durumlarda ebeveynin ‘çocuğum okula gitmeyi istemiyor, neyse bu senede gitmesin’ şeklindeki yaklaşımları çocuklarının eğitim süreçlerine bir adım geriden başlamasına sebep olur. Dolayısıyla okulun psikolojik danışmanı veya dışarıdan profesyonel bir yardım alınmalı, süreç bu şekilde ilerletilmelidir. Bu gibi durumlarda ailelerin yaşananları bir süreç olarak değerlendirmesi gerekiyor.” dedi.


“Öğretmenin bireysel ilgisi, çocuk için sınıfı çekici hale getirmesi önemli faktörler arasındadır”


Öğretmen, çocuk ve ebeveyn arasındaki etkin iletişimin öneminden bahseden Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Çocuğun ebeveynden ayrılmak istememe durumlarında öğretmen ve veli arasındaki iletişimde çok önemlidir. Öğretmenin veliyi doğru yönlendirmesi gerekir. Her çocuğun kendine özel olması bir yana belli başlı çözüm yolları da mevcuttur. Her öğretmenin kendi sınıf yönetim biçimi söz konusu olsa da ben, çocukların sınıfa alışma sürecinde veli ile birlikte olması gerektiğini düşünüyorum. Dediğimiz gibi bu bir okul öncesi eğitimdir ve kurallar gevşetilebilir. Biz çocukları ilkokula hazırlamak için varız. Aileden ayrılmak istemeyen bir çocuğu bir anda tanımadığı kişiler ile aynı ortama koymak çocuk için travma oluşumuna sebebiyet verebilir. Bu gibi durumlarda benim kanaatim çocuğun adaptasyonu için veliler ile etkileşim halinde olarak onlarla hareket etmektir. Bunun dışında tabi ki öğretmenin bireysel ilgisi, çocuk için sınıfı çekici hale getirmesi önemli faktörler arasındadır.” ifadelerini kullandı.


“Eğitimi sırasında çocuğun hangi konularda zorluk yaşadığı öğretmeni tarafından teşhis edilmelidir”


Çocukların anaokulu sürecinde yaşadığı zorluklardan bahseden Psikolojik Danışman Nida Karadağ, öğretmenlerin bu zorluklar karşısında yapabileceklerini anlattı. Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Belli bir yaşa kadar sosyal olarak -özellikle tek çocuk ise- çevresi olmayan bir çocuk anaokulu ile birlikte aniden kendi yaşıtlarının var olduğu bir çevrenin içine girmiş olur. Bu süreçte kendi bakım verenleri dışında farklı kişiler ile tanışmakta ve bazı kuralların var olduğu bir ortamda eğitim görmek zorundadır. Bu kimi çocuk için heyecanlandırıcı bir süreç olsa da bazı çocuklar için zorlu bir süreçtir. Bu yüzden eğitimi sırasında çocuğun hangi konularda zorluk yaşadığı öğretmeni tarafından teşhis edilmelidir. Çocuk içinde bulunduğu sosyal ortama mı uyum sağlayamıyor, sınıfta başka çocuklar tarafından rahatsız mı ediliyor, öğretmenden mi korkuyor veya belli kurallara uyması, belirli bir ortamda durmak zorunda olması mı ona zor geliyor? Sorun tam olarak belirlenmeli ve daha sonra çözüm yoluna gidilmelidir. Önemli bir diğer nokta ise çocuğun zihinsel veya fiziksel açıdan eğitim için gereken olgunluğa ulaşmış olup olmadığıdır. Çocukta ailenin fark etmediği veya reddettiği bir özel engel durumu söz konusu mu? Bunlar gözlemlenmeli ve süreç doğru bir şekilde yönetilmelidir.” dedi.


“Ebeveyn ortamın güvenilirliğinden emin olmak istiyorsa olası ihtimalleri belirli bir ölçüde kontrol edebilir”


Ailelerin anaokulu seçme sürecindeki kaygıları dile getiren Psikolojik Danışman Nida Karadağ, anaokulu seçiminde dikkat edilmesi gerekenlerden bahsetti. Psikolojik Danışman Nida Karadağ; “Sürekli çocuğumun başına bir şey gelecek mi veya bensiz ne yapar gibi kaygılara sahip ebeveyn için durum aşırı kontrolcülükle sonuçlanabilir. Bu süreçte çocuğu anaokuluna göndermemek, kontrolcülüğe dâhildir. Eğer ebeveyn sadece ortamın güvenilirliğinden emin olmak istiyorsa olası ihtimalleri belirli bir ölçüde kontrol edebilir. Çocuğun gönderileceği okulun seçimi, işleyişi, yönetimi araştırılarak tecrübeli velilerden referans alınabilir. Bunlar belirli ölçüde kontrollerdir. Her ebeveyn tarafından gözetimi sağlanabilir.” şeklinde konuştu.



Muhabir: Meryem Türk




bottom of page